Pazartesi, Temmuz 31, 2006

! tarihe not!

31 temmuz 2006 tarihi itibariyle Lübnan da 500 ü aşkın sivil israil saldırılarında yaşamını yitirdi. Bunların dörtte biri çocuk.

Perşembe, Temmuz 27, 2006

Çarşamba, Temmuz 26, 2006

ilk onsekiz beyit

بشنو اين نى چون حكايت مى‏كند

از جدايى‏ها شكايت مى‏كند


Bişnev in ney çün hikâyet mîküned

Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned



Dinle, bu ney neler hikâyet eder,

ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.

كز نيستان تا مرا ببريده‏اند

در نفيرم مرد و زن ناليده‏اند

Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend

Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend



Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan

erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir.

سينه خواهم شرحه شرحه از فراق

تا بگويم شرح درد اشتياق‏

Sîne hâhem şerha şerha ez firâk

Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk



İştiyâk derdini şerhedebilmem için,

ayrılık acılarıyle şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim.



هر كسى كاو دور ماند از اصل خويش

باز جويد روزگار وصل خويش



Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş

Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş



Aslından vatanından uzaklaşmış olan kimse,

orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar.



من به هر جمعيتى نالان شدم

جفت بد حالان و خوش حالان شدم



Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem

Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem



Ben her cemiyette, her mecliste inledim durdum. Bedhâl (kötü huylu)

olanlarla da, hoşhâl (iyi huylu) olanlarla da düşüp kalktım.



هر كسى از ظن خود شد يار من

از درون من نجست اسرار من



Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men

Vez derûn-i men necüst esrâr-i men



Herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu.

İçimdeki esrârı araştırmadı.



سر من از ناله‏ى من دور نيست

ليك چشم و گوش را آن نور نيست



Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist

Lîk çeşm-i gûşrâ an nûr nîst



Benim sırrım feryâdımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu

görecek nûr, her kulakda onu işitecek kudret yoktur.



تن ز جان و جان ز تن مستور نيست

ليك كس را ديد جان دستور نيست



Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst

Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst



Beden ruhdan, ruh bedenden gizli değildir.

Lâkin herkesin rûhu görmesine ruhsat yoktur.



آتش است اين بانگ ناى و نيست باد

هر كه اين آتش ندارد نيست باد



Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd

Her ki în âteş nedâred nîst bâd



Şu neyin sesi âteşdir; havâ değildir.

Her kimde bu âteş yoksa, o kimse yok olsun.



آتش عشق است كاندر نى فتاد

جوشش عشق است كاندر مى‏فتاد



Âteş-i ıskest ke’nder ney fütâd

Cûşiş-i ışkest ke’nder mey fütâd



Neydeki âteş ile meydeki kabarış,

hep aşk eseridir.



نى حريف هر كه از يارى بريد

پرده‏هايش پرده‏هاى ما دريد



Ney harîf-i herki ez yârî bürîd

Perdehâyeş perdehây-i mâ dirîd



Ney, yârinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri,

bizim nûrânî ve zulmânî perdelerimizi -yânî, vuslata mânî olan perdelerimizi- yırtmıştır.



همچو نى زهرى و ترياقى كه ديد

همچو نى دمساز و مشتاقى كه ديد



Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd

Hem çü ney dem sâz ü müştâkî ki dîd



Ney gibi hem zehir, hem panzehir;

hem demsâz, hem müştâk bir şeyi kim görmüştür



نى حديث راه پر خون مى‏كند

قصه‏هاى عشق مجنون مى‏كند



Ney hadîs-i râh-i pür mîküned

Kıssahây-i ışk-ı mecnûn mîküned



Ney, kanlı bir yoldan bahseder,

Mecnûnâne aşkları hikâye eder.

محرم اين هوش جز بى‏هوش نيست

مر زبان را مشترى جز گوش نيست‏

Mahrem-î în hûş cüz bîhûş nist

Mer zebânrâ müşterî cüz gûş nîst



Dile kulakdan başka müşteri olmadığı gibi, mâneviyâtı idrâk

etmeye de bîhûş olandan başka mahrem yoktur



در غم ما روزها بى‏گاه شد

روزها با سوزها همراه شد



Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şüd

Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd



Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler, mahrûmiyyetten ve

ayrılıktan hâssıl olan ateşlerle arkadaş oldu –yânî, ateşlerle, yanmalarla geçti - .



روزها گر رفت گو رو باك نيست

تو بمان اى آن كه چون تو پاك نيست

Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst

Tû bimân ey ânki çün tû pâk nist



Günler geçip gittiyse varsın geçsin.

Ey pâk ve mübârek olan insân-ı kâmil; hemen sen vâr ol!..



هر كه جز ماهى ز آبش سير شد

هر كه بى‏روزى است روزش دير شد



Herki cüz mâhî zi âbeş sîr şüd

Herki bîrûzîst rûzeş dîr şüd



Balıktan başkası onun suyuna kandı.

Nasibsiz olanın da rızkı gecikti.



درنيابد حال پخته هيچ خام

پس سخن كوتاه بايد و السلام



Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm

Pes sühan kûtâh bâyed vesselâm



Ham ervâh olanlar, pişkin ve yetişkin zevâtın hâlinden anlamazlar.

O halde sözü kısa kesmek gerektir vesselâm.

Perşembe, Temmuz 20, 2006

hey you

Hey you, out there in the cold
Getting lonely, getting old
Can you feel me?
Hey you, standing in the aisles
With itchy feet and fading smiles
Can you feel me?
Hey you, dont help them to bury the light
Dont give in without a fight.

Hey you, out there on your own
Sitting naked by the phone
Would you touch me?
Hey you, with you ear against the wall
Waiting for someone to call out
Would you touch me?
Hey you, would you help me to carry the stone?
Open your heart, Im coming home.

But it was only fantasy.
The wall was too high,
As you can see.
No matter how he tried,
He could not break free.
And the worms ate into his brain.

Hey you, standing in the road
Always doing what youre told,
Can you help me?
Hey you, out there beyond the wall,
Breaking bottles in the hall,
Can you help me?
Hey you, dont tell me theres no hope at all
Together we stand, divided we fall.

[click of tv being turned on]
Well, only got an hour of daylight left. better get started
Isnt it unsafe to travel at night?
Itll be a lot less safe to stay here. youre fathers gunna pick up our trail before long
Can loca ride?
Yeah, I can ride... magaret, time to go! maigret, thank you for everything
Goodbye chenga
Goodbye miss ...
Ill be back

Cuma, Temmuz 14, 2006

Ayakkabı bağcıkları maviydi



Ayakkabı bağcıkları maviydi
Ormanın sesini dinlemek gibi bir şey, alışık olmayanların daha önce tanımadıkları bir apartman dairesinde gece uyuyamadıkların da duyduğu seslerden ürpermesi. Asansör; o anda yüzlerce çağrışım yapıp sizi ürkütebilir veya tuvalete kalkan birinin sifon sesi bir kat aşağısında çok garip bir şekil de algılanabilir. Bilmediğin bir mekân sana basit şeyleri karmaşık ve gizemliymişçesine gösterebilir. Apartman örneği benim yaşadığım bir paranoya olup başkalarına komik gelebilirken, orman da duyduğunuz seslerin sizi ürkütmesi de beni yâda oradaki canlılara inanın komik gelmekte. Bir orman adamı olmamakla beraber tabiatın korkunç olmadığını bilecek kadar savaş haberi ve insan izledim.
Gerçekten temiz kalpli olduğumu söyleyebilirim sanırım, aslında bu kimyasal bir olay yani reklamlardan öğrendim-önce aşırı ısıtıp sonra da soğuttuğunuzda...- yani pastörize bir kalbe sahip olduğunuzda gerçekten temiz ve hijyenik duygulara ulaştığınızı sanırım söyleyebilirsiniz.
İnancıyla çelişen bir iş yaptıklarında insanların yüzünde oluşan ifadeyle oturduğum barın kapısından girdi. Beş altı santim rakımlı dalgalı uzun saçları ve deniz gözleriyle çekmesi gerektiği kadar ilgiyi çekerek bir yere oturdu. Oldukça temiz ve nötr duygularla dayanabildiğim kadar dayandıktan sonra (tahmini 8 saniye ) ona baktım. Bir anlık ruh pencerelerinin açıklığından doğan hava akımı ile ürperip başımı çevirdim. Sigaramın yeni nefesini her zamankinden daha sert çekip bu anlık etkilenişimi oksijen almaya gelen akyuvarlarımla paylaştıktan sonra sigaramı söndürdüm. Oldukça tedirgin haliyle garsona bir şeyler söyledi, garson da benim yanıma gelip:
—seninle konuşmak istiyormuş. Cümlesini öyle basit kurdu ki bende hemen salak yüz ifademle:
—ne! Niye ki leri yapıştırdım. Silkinen bir omuzla cevabımı aldıktan sonra tekrar o hava akımının olduğu yöne çevirdim gözlerimi ama hat kapalı olup bakışlar oldukça ufuktaydı. Yavaş hareket ediyormuş gibi görünmek isteyenlerin seriliği ve sakarlığıyla tabureme pardon deyip masasına gittim ve oturdum. Koluma dökülen şarabı silermiş gibi yapıp ve umursamaz tavırlarla selam ve niye benle konuşmak istediğini belirten söz öbeklerini yolladım.

.- Bugün ki derste önümde oturuyordunuz bu kitabı unuttunuz benim de oldukça merak ettiğim bir kitaptı aslında çarpmayı düşünmüştüm lakin sizi burada görünce vermek istedim en azından okumak için izin isteyeyim, dedi
Kahretsin, başka ne diye beni çağırsın ki yanına...
— AA evet sahiden unutmuşum çok teşekkürler tabi ki okuyabilirsiniz
En azından kitap alışverişinde tekrar görüşmek umudu, tetikte bekleyen depresifliği teskin etmeye çalışırken sordu:
—beraber bir şeyler içebiliriz en azından ben içeceğim?
—tabi ki dedim. Kolumdaki lekeyi göstererek ben zaten içmeye çalışıyordum. Yüzünde yalnızca küçük bir tebessüm belirdi, beynimde büyük bir kasılma.
Kitaba baktım (gariplerin kitabı-ıan Dallas) sonrada ona :
—niçin okumak istiyorsunuz bu kitabı?
—sevdiğim bir arkadaşım tavsiye etmişti. Aslında mistik şeylerle pek ilgilenmem
—ya daha çok neyle ilgilenirsiniz? Dedim, gene tanımadığım biriyle uçsus bucaksız konulara girmek üzere olduğumu fark ederek bir sigara yaktım.
—ben dedi aslında fazla bir şeyle ilgilenmem anarşist diyordum bir ara kendime ama o tiplerlerde fazla uyuşamıyoruz belki şimdilik sadece savaşlardan hoşlanmayan biri diyebilirsin.
Hafifçe güldüm son cümlesine, aslında böyle ukala triplere giren bir insan olmamakla beraber nedense tutamamıştım kendimi.
—ne oldu? Diye sordu.
— sende her şeyi aşmış ağabeylerden misin?
-yo hayır diye toparladım ve işin sarpa saracağını anlayıp savaş gerçekten çok kötü bir şeydir katılıyorum, sadece bu 68 tripleri duymak beni hep eğlendirmiştir.Güldüm.O daha da ciddileşerek nasıl yani bakışını fırlatınca yüzümde asılı kalan tebessüme rağmen eğlendirir kelimesinin yanlış zamanda ve yerde yanlış insana sarf ettiğimi fark edip
—yanlış anlamayın yani ne bileyim...
—neyse sorun değil ben zaten sizi anlayabileceğimi pek sanmıyorum zaten kimsenin kafasını içini tam manada göremezsin. Dedi
oh dedim kendi kendime patavatsızların üzerine gitmeyen bir kişlik ,içimden teşekkür edip sustum bu sefer daha saygılı ve mahcup bir tebessümle.
İnsan(male&female) ilişkileri konusunda rahat olmama rağmen söz konusu bir "hatun " kişiyse ve duygularımı tartmam kalp atışlarımı hissetmem söz konusu ise her zaman beceriksiz ve çekingen olmuşumdur. O andaki duygularımı bilemeden ona bakıp kaldım.
—artık gitmeliyim dedi
—tamam dedim
—kitabını gene aynı derste getiririm veya buraya bırakırım
—sorun değil dedim
Ayağa kalktı elini uzattı ben de uzattım güldü tamam o zaman sonra görüşürüz dedi.
—tabi dedim. Hayatımda ilk defa birine hemen ona onu sevdiğimi söyleyecek oldum gene olmadı mantık hayır diyordu ilk görüşte aşk yoktur! Ama diyordum kendime şimdi var. Elini çekti çantasını aldı
—şey dedim neyse görüşürüz...
Bir "pencere önü çiçeği" olarak elimde bir leman evimde içerken televizyonda gördüm israile karşı yapılan gösteride ortalık karışmış, panzerin ezdiği bir kız yerde yatıyordu. Başına gazete örtülmüş uzun bacaklı kızın ayakkabı bağcıkları maviydi ve yerde uçuşan kitap gariplerin kitabıydı garip...

Çarşamba, Temmuz 12, 2006

Yıldızlar...

Yıldızlar ,dikkatli bakılmadığı taktirde fark edilmiyor. Kaldırım da yanından geçip giden kalabalık bazen seni yola inmeye zorluyor;ve objektifinde belirginleşen ruh pencerelerinin ardından, flulaşan cesetler. Sonra fonda gri, kırmızı ve de sarı şehir manzarası .Hepsi bundan ibaret değil...Birazdan selam verilecek beynin emriyle, daha önce konuşup gördüğün birine ve belki tekrarlanacak aynı anlamsız replik. Kaldırımlar giderek tenhalaşıyor yıldızlar hala yeterince yok çünkü o kadar da uzakta değilsin “flu detay” manzarandan .Yıldızlar o kadar önemlimi anlamak zorunda da değilsin ,bunun belirleyici detaylardan olduğunu hissetsen bile .Cadde neredeyse boş artık hala parıltı yok gökyüzünde çünkü sen terk etmedin kenti zaman aldı götürdü siluetleri, sen hala niye orda olduğunu izah et şimdi. Yanın da konuşan sinir hücrelerinin bayağı aşina olduğu şahıs ne anlatıyor niye arada girip sorular,yorumlar ekliyorsun; patlamak üzere olan gitar tonları “volume” kısılıp duruyor .Konuşma henüz aralandı hiç ses yok caddede aniden irkildin işte ,elektro manyetik dalgalara dönüşmüş çatlak müezzin sesinden .
Sabah ,olduğunda oradaysan anlamlı. İşte alacakaranlık içinde renkler belirmeye başladı, senin rengin ne dostum?Birkaç canlı çıktı sokağa; köpekler ve biz hariç, evvel gece ki gözlere benzerler. İçine bakamıyorsun değil mi,sanki oradan sana bir şeyler akıyor; sıkıştırılmış paketler içinde sayfalar dolusu hikayeler, nasıl hissettiklerini anlayamazsın tahmin edebilirsin ancak. Yakıncaya kadar vardı sigara, niye şimdi bitirme çabası ?Kaçırıyor muyum bir şeyleri
Hep geç yada erken miyim zamanda. Kafan daha fazla bulanmamalı, kaos daha iyi veya kötüyü görmene izin vermez ,ne kadar boş vermiş görünsen de sevemedin bunu hissedebiliyorum.
Güneş daha da yükseldi ,yarim kalacagini bildiğin bir gülümseme belirdi kalbinde sabahın o hiyerarşisinde daha mi güvendesin? Yoksa maskeli balonun kalabalığı uyuşturuyor mu zihnini sen ne kadarda unutturduğunu düşünsen de. Artik her şey bahar, huzur içinde uyuyacaksın git ve yat.

Telefon neden böyle bir saatte çalar ki ?
-alo
-evet
-hala uyuyor musun olum?
-yok abi kalktım
-çıkacan mı
-bilmem şey ben seni arasam
-sen aramazsın
-saat kaç
-iki felan
-hadi yaa ben üç gibi gelirim yanınıza
-tamam da biz neredeyiz
-nası yani
-tamam bişey yok çikinca ara
-eyvallah
Niye şimdi geleceğim dedin sanki .Biraz daha uyku, uyumanın salakça olduğunu düşünen birisi için çok mu ayıp?Böyle zamanlarda sanki tekrarlanıp duran bir provadayım ;su içilecek,uyku açacagina inandigin “siki” bir parça dinlenilecek ,sigara evet varsa tabi ki içilecek....Şimdiden geç kalindi birazdan çalacak telefonun sesine tetikte kulaklarim. Kapamali şunu beş dakika .Niye bu kadar tedirgin eder bilemessin, hadi kapa hayati da herneyse bu daha basit hepsi bu .Tek şarkiydi neyse şu da bitsin çikacagim.
Dün oturduğum bankta gülen ,bir şeyler içen ve etrafını kesen insanlar var. Kız geçerken çocuk nasıl da değiştirdi muhabbeti,umurunda değil aslında ikisinin de, oynadılar rollerini belki farketmeden fakat en ayrıntı mimiğe kadar. Bu insanlar bana tuhaf bakıyorlar ya da her zaman ki gibi bana öyle geliyor paranoyak olup olmadığım konusunda kimsenin bir tezi yok henüz yalnız kafam da bunun hakkında küçük soruşturmalar açılıyor ve takipsizlik kararları.
Vitrinde gördüğüm yansıma saçlarımın istediğim şekilde olmadığını gösteriyor ki bu hiçbir zaman da olmadı .Gene başlıyoruz ,yanılsamalar; ne, nereye kadar nasıl yani ?Uff ...
Evet tahmin ettiğim gibi buradalar .Galiba cafenin sahibine söz verdik buraya devamlı takılmak için .Yanın da ki kızı bir yerden hatırlayacağım ,evet sinemadaki kız .
-selam naber
-iyidir
-arkadaşi taniyorsun heralde
-geçen hafta sinemada gene tanıştırmıştın
-tamam tamam neyse ben birini alacağım burayı bilmiyor siz takılın
-eyvallah
-görüşmeyeli nasilsin ?
-iyidir ya sen
-işte her zaman ki gibi
-her zaman nasıl olursun?
Galiba sıkılmaya başladım anlamsız sorular ve yanıtlar genel de rahatımdır insanların yanın da niye bugün gerginim hatunla alakalı olabilir mi acaba?Yok canım ne alakası olabilir ne düşünebilirim ki hakkında tanımıyorum ,diğer taraftan güzel bir kız sayılır. Her zaman nasılım acaba haklı aslında niye her zaman ki gibi oluyum ve her zaman ki denilen şey ne?
-şey idare ediyorum iyi olmam yahut olmamam için pek bir sebep yok aslinda
-biraz kötüsün galiba
-boşver daha burada misin
-evet bir hafta kadar daha annemin işleri varmiş
-güzel görüşürüz gene
-genelde buradasınız herhalde beni de buraya getiriyorlar sürekli
Artık gelse şu arkadaş. Sessizlik sonra gene sıradan konulara dalınacak biliyorum .Sonra ben bir bahaneyle kalksam gitsem ,sonra dolaşsam arka sokaklarda kimseye görünmeden ,girsem hiç girmediğim bir çay ocağına ,başka bir adam daha girse ardımdan .Adamın yabancı olduğunu öğrensem onunda ilk kez geldiğini buraya,ocakta duran adam baksa bize garipçe sonra ne biliyim ben ,adam anlatsa hikayesini 80 öncesi okulu bırakmak zorunda kaldığını ve devam etse sessizce küfürlerine halinin sebeplerine,katılsam adama sanki yaşamışım gibi hayatını, anlamsızca.
-konuşmaz misin fazla?
-yok hayır ondan değil dün fazla uyumadım da. Sana bir şey sorabilir miyim ?
-tabi ki
-benimle gelir misin?
-nereye ?
-bu soruyu sormayan birini bulur muyum dersin
-anlayamadım
-ben biraz sonra herhangi bir orta doğu ülkesinde ki işçi servisinde olacağım beni yoldan alacaklar birkaç kilometre yolculuk yapacağız ,otobüste kokudan daha fazla dikkat çekmeyen müzik,gözler ne camın arkasında nede yansımada olacak. Sonra birden kaybolacağım oradan kimse farketmeden. Bir hastane de bekleme salonun dan izleyeceğim gün doğumunu, tüm bedenim duayla dolmuşken. Aniden gelen ambulans ,irkileceğim kalabalık ,korku,göz yaşı ve de pişmanlık öncesi yüz ifadeleri öyle bakıp geçecekler .Birkaç güzel söz umuda dair ertelenmiş son nefeslere şükürler edeceğim .Sonra bir film çıkışın da kahve mi ve sigaramı içerken konuşmadan bakarken gözlerine dışarıda ki kavgayı fark etmeyeceksin bile .....
-çok etkileyici
-hayır değil
Artık şehrin dışındayım her şey arkam da kaldı yolun kenarında ki dikenin yanında oturup gökyüzüne baktığımda yıldızlar ne kadar da güzel .