Cuma, Mayıs 30, 2008

Deniz Rezervleri Şimdi !






Greenpeace gemisi Arctic Sunrise Kıbrıs Kanalı'nda orkinos teknelerinin öfkesiyle karşı karşıya kaldı.Saldırıya uğrayan Greenpeace Arctic Sunrise gemisi mürettebatına destek vermek için BEN DE GEMİDEYİM diyebilir, hemen gemide yer alabilirsiniz!

Arctic Sunrise'a canlı görüntüler için canlı web kameramıza bağlanabilirsiniz! Güverteye hemen göz atın!

Çarşamba, Mayıs 07, 2008

hıdrellez.. ahırkapı şenlikleri



Sultanahmet Meydanı’ndan Ahırkapı’ya doğru yaklaştıkça duyulan müzik sizi heyecanlandırmaya başlıyor. Günlerden hıdrellez ve Ahırkapı’dayız. Bilmeyenler için hemen anlatalım. Sultanahmet ve Ayasofya arasından Marmara’ya doğru ilerlerseniz yol sizi Cankurtaran ve Ahırkapıya götürecektir. Tipik eski İstanbul semtlerinde yürümeyi, bulunmayı özlemiş binlerce İstanbullu Hıdrellez şenlikleri için ordaydı. Ve tabiî ki bizde…

Şenlikler dışında da tarihi yarımada sokaklarında yürümeyi seven biri olarak Hıdrellez şenliklerinde o dar sokaklarda o kadar insanı görmekten ilk başta ürktüm. Sonra insanların bir araya gelmesinden sadece valiler ve başbakanlar korktuğunu hatırlayıp kendime akıntıya bıraktım.

Her köşede başka bir orkestra, her köşede başka bir keyif zaten sizi anında büyülemeye yetiyor. Organizasyonun sağlam ve titiz ellerde olduğunu hemen fark ediyorsunuz. Yiyecek ve içecek ihtiyacı, hem organizasyon tarafından satılan kuponların stantlarda takası ile, hem de Ahırkapı ahalisinin tezgâhlara çıkardıkları ile sağlandı. İşte ahalinin sunduğu yiyecek içecek hizmetlerinden yararlanmak üzereyken, ekmek arası sucuk sayısını yeterli değil diye pazarlık ederseniz, çingene satıcıdan “Sende bizdensin herhalde hadi verelim bir sucuk daha.” diye laf da yiyebiliyorsunuz.

devamı..

Cuma, Mayıs 02, 2008

Başkalarının Hayatı (Leben der Anderen, Das)

İstanbul şehri, değerli yöneticileri sayesinde, huzurlu, rahat bir gün geçirdi. Kimse yaralanmadı, kimseye şiddet uygulanmadı, esnaf ve halk, hastası sağlamı hiç ama hiç kimse zarar görmedi. Yani bunların hiç birini "provakatörlerin" yapmasına izin verilmedi. Bizzat kendimiz yapalım başkasına bırakmayalım dediler heralde. E tabi bunları işçiler yada kim oldukları bell olmayan provakatörler yapmadığı için de yüce hükümetimiz ve emirlerini uygulayan zevat rahat bir uyku çektiler sanırım.

Gergin, hapşırıklı, geniz yanmalı,hüzünlü ve sinirli bir 1 Mayıs gününün gecesinde seyredilen filmin adı Başkalarının Hayatı (Leben der Anderen, Das). 80`lerin ortasında Doğu Almanya`dayız. Hikaye çok bildik bir konu üzerinde şekilleniyor. Yöneticilerin kendi çıkarları için bürokraside etkili olması. Nedendir bilinmez çoğu ülkenin bürokratik personelide buna hazır ve nazır beklemektedir. Biri gelsede devlet için şunu yapacaksın dese ve ben devletle alakası olmadığını bilmeme rağmen, tam bir görev bilinciyle buna çanak tutsam, ortak olsam diye. Yoksa olayın "sosyalist devlet", "faşist devlet" yada "demokratik devlet" ile pek bir alakası yoktur.

Meselemiz insan ve anlaşılmaz davranışları. Bknz, Deney (Experiment, Das) filminde gördüğümüz, insanın ne hallere girebileceği. Başkalarının hayatına müdahele ve başkalarının hayatın da yer almak zarar vermek ve belki de başkalarının kaderini değştirmek.

Polisin sokakta tanımadığı masum insanlara gaz bombası, plastik mermi ve copla saldırmasını sadece emir kavramı ile açıklayamıyorum. Karşısında ki ülkesini işgal etmiş bir düşman yada sevdiği birine zarar vermiş bir insan değilse bir insan böyle bir şiddeti bu kadar rahat nasıl uygular. İnsan insana bunu nasıl yapar.

Görüldüğü üzere bahsedilen; gergin, hapşırıklı, geniz yanmalı, hüzünlü ve sinirli bir 1 Mayıs gününü çok da arkada bırakamamış, metni kaleme alan.

Boşverelim de güzel bir filmi anlatmaya devam edelim o zaman.

Başkalarının Hayatı (Leben der Anderen, Das) filminde anlatılan tam da böyle bir ortamda bir insanın nasıl insanlığını hatırladığı. Emir, görev ve devlet kavramlarından sıyrılan iyi bir insanın hikayesi.

Filmin bir sahnesinde, sakıncalı görülen yazarımız, piyanonun başında kendisine hediye gelen bir sonatı karşısına alıp çalar ve şöyle der: "Bu müziği dinlemiş birisi, yani gerçekten dinlemiş birisi hala kötü olablir mi ?" Bu sırada evini dinleyen devlet görevlisinin gözünden yaş aktığı görülür.

Panzehir niyetine yada öylesine izlemenizi tavsiye ederim. Tabi 2006 yapım bu filmi benim gibi geç farketmediyseniz.

2007`de Oscar`da en iyi yabancı film adaylığı, 2007 Altın Küre`de en iyi yabancı film adaylığı, 2006 Avrupa Film Ödülleri`nde en iyi film, en iyi erkek oyuncu ve en iyi senaryo ödülleri gösteriyor ki benim gibi düşünenler çoğunlukta.

Filmin Ayrıntısı

Perşembe, Mayıs 01, 2008

Hüseyin Akdan 60 Yaşında...