Salı, Nisan 17, 2007

Kültür Başkenti Ne Ki ?



Avrupa Kültür Başkenti fikri ilk kez 1985 yılında dönemin Yunanistan Külür Bakanı Melina Mercouri tarafından ortaya atıldı. Aynı yıl Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi projenin kapsamını belirledi.1985’ten 2000 yılına kadar Avrupa Birliği’ne üye olan ülkelerin kentlerinden biri Avrupa Kültür Başkenti olarak seçildi. 2000 yılına gelindiğinde, yeni binyıl nedeniyle Avrupa Kültür Başkenti unvanı hem birdn fazla hem de AB adayı olan ülkelerin kentlerine verilmeye başlandı.

Avrupa Kültür Başkenti (AKB) seçilen kentler
• 1985 Atina- Yunanistan
• 1986 Floransa – İtalya
• 1987 Amsterdam –Hollanda
• 1988 Berlin – Almanya
• 1989 Paris – Fransa
• 1990 Glasgow – İskoçya
• 1991 Dublin – İspanya
• 1992 Madrid – İspanya
• 1993 Ansvers – Belçika
• 1994 Lizbon – Portekiz
• 1995 Lüksemburg
• 1996 Kophenag – Danimarka
• 1997 Selanik – Yunanistan
• 1998 Stockholm – İsveç
• 1999 Weimar – Almanya
• 2000 Avigon – Fransa,Bergen
Norveç, Bolonga- İtalya, Brüksel –Belçika,Helsinki – Finlandiya , Krakov- Polonya, Reykjavik- İzlanda, Prag – Çek Cumhuriyeti , Santiago de Compostela- İspanya
• 2001 Porto – Portekiz,Rotterdam –Hollanda
• 2002 Bruges – Belçika
• 2003 Salamanca – İspanya, Graz- Avusturya
• 2004 Genova – İtalya, Lille- Fransa
• 2005 Cork – İrlanda
• 2006 Patras – Yunanistan
• 2007 Lüksemburg, Sibiu –Romanya
• 2008 Liverpool – İngiltere,Stavanger –Norveç
• 2009 Linz -Avusturya

Pazartesi, Nisan 16, 2007

Remedios

Filmin şahane şarkılarından biri...

Bir Ömür Yetmez - Saturno contro




Ferzan Özpetek 'in son filmi Bir Ömür Yetmez. İtalyanca adıyla Saturno contro yani satürn ters gidince. Cast ve film hakkında kısa anlatımı http://www.biromuryetmez.com/ adresinden bulabilirisiniz.


Dostluk ve Aşk a dair enfes bir film olmuş. Saygı Hürmet ve Alkış Ferzan Özpetek ' e


Perşembe, Nisan 05, 2007

THE TRACEY FRAGMENTS






Sunar


.






Tracey ninYaşamından Kesitler İsmi ile İstanbul Film festivalinde gösteriliyor. Bölünmüş ekran görüntüleri, farklı karelerde yinelenen görüntüler, 1987 doğumlu genç aktrist Ellen Page in oldukça iyi oyunculuğu. Zamanlaması güzel arşiv görüntüleri ve replikler. İKSV sağ olsun güzel bir film izledik tavsiye ederim





Yönetmen
Bruce McDonald
Oyuncular
Ellen Page, Max McCabe-Lokos, Ari Cohen
Kanada, 2007
35 mm / Renkli / 80’
İngilizce; Türkçe altyazılı

Salı, Nisan 03, 2007

Ateşi Ve İhaneti Gördük


Kuvayi Mİlliye Destanı


Ateşi ve ihaneti gördük

ve yanan gözlerimizle durduk

bu dünyanın üzerinde.

İstanbul 918 Teşrinlerinde,

İzmir 919 Mayısında

ve Manisa, Menemen, Aydın, Akhisar :

Mayıs ortalarından

Haziran ortalarına kadar yani

tütün kırma mevsimi,

yani, arpalar biçilip

buğdaya başlanırken

yuvarlandılar...

Adana,

Antep,

Urfa,

Maraş :

düşmüş dövüşüyordu...


Ateşi ve ihaneti gördük.

Ve kanlı bankerler pazarında

memleketi Alaman'a satanlar,

yan gelip ölülerin üzerinde yatanlar

düştüler can kaygusuna

ve kurtarmak için başlarını halkın gazabından karanlığa karışarak basıp gittiler.

Yaralıydı, yorgundu, fakirdi millet,

en azılı düvellerle dövüşüyordu fakat,

dövüşüyordu, köle olmamak için iki kat,

iki kat soyulmamak için.
Ateşi ve ihaneti gördük.

Murat nehri,

Canik dağları ve Fırat,

Yeşilırmak, Kızılırmak, Gültepe, Tilbeşar Ovası,

gördü uzun dişli İngiliz'i.

Ve Aksu'yla Köpsu, Karagöl'le Söğüt Gölü

ve gümüş basamaklı türbesinde yatan

büyük, âşık ölü, şapkası horoz tüylü İtalyan'ı gördü.

Ve Çukurova, kıyasıya düzlük,

uçurumlar, yamaçlar, dağlar kıyasıya

ve Seyhan ve Ceyhan

ve kara gözlü Yürük kızı, gördü mavi üniformalı Fransız'ı.

Ve devam ettik ateşi ve ihaneti görmekte.

Eşraf ve âyân ve mütehayyizânın çoğu ve ağalar :

Bağdasar Ağa'dan

Kellesi Büyük Mehmet Ağa'ya kadar,

düşmanla birlik oldular.

Ve inekleri, koyunları, keçileri sürüp, götürüp,

gelinlerin ırzına geçip, çocukları öldürüp

ve istiklâli yakıp yıktıkça düşman,

dağa çıktı mavzerini, nacağını, çiftesini kapan

ve çığ gibi çoğaldı çeteler ve köylülerden paşalar görüldü,

kara donlu köylülerden. Ve bizim tarafa geçenler oldu

Tunuslu ve Hindli kölelerden.

Ve Türkistanlı Hacı Ahmet, kısık gözleri,

seyrek sakalı, hafif makinalı tüfeğiyle dağlarda bir başına dolaştı.

Ve sabahleyin

ve öğle sıcağında

ve akşamüstü ve ayışığında ve yıldız alacasında geceleyin,

ne zaman sıkışsa bizimkiler,

peyda oluverdi, yerden biter gibi o ve ateş etti

ve düşmanı dağıttı

ve kayboldu dağlarda yine.

Ateşi ve ihaneti gördük.

Dayandık, dayandık her yanda,

dayandık İzmir'de,

Aydın'da, Adana'da dayandık,

dayandık, Urfa'da, Maraş'ta, Antep'te.

.............





Biz ki İstanbul şehriyiz,

Seferberliği görmüşüz :

Kafkas, Galiçya, Çanakkale,

Filistin, vagon ticareti,

tifüs ve İspanyol nezlesi

bir de İttihatçılar,

bir de uzun konçlu Alman çizmesi

914'ten 18'e kadar

yedi bitirdi bizi.

Mücevher gibi uzak

ve erişilmezdi şeker

erimiş altın pahasında gazyağı ve namuslu,

çalışkan, fakir İstanbullular

sidiklerini yaktılar 5 numara lâmbalarında.

Yedikleri mısır koçanıydı ve arpa

ve süpürge tohumu

ve çöp gibi kaldı çocukların boynu.

Ve lâkin Tarabya'da,

Pötişan'da ve Ada'da Kulüp'te

aktı Ren şarapları su gibi ve şekerin sahibi kapladı

Miloviç'in yorganına 1000 liralıkları.

Miloviç de beyaz at gibi bir karı.

Bir de sakalı Halife'nin,

bir de Vilhelm'in bıyıkları.
Biz ki İstanbul şehriyiz, güzelizdir,

dört yanımız mavi mavi dağdır, denizdir.

Öfkeli, büyük bir şair :

«Ey bin kocadan arta kalan bilmem neyi bakir»

demiş

bize ve bir başkası, yekpare

Acem mülkünü fedâ etti bir sengimize.
Biz ki İstanbul şehriyiz,

işte, arzederiz halimizi

Türk halkının yüce katına.

Mevsim yazdır, 919'dur.

Ve teşrinlerinde geçen yılın dört düvele teslim ettiler bizi,

gözü kanlı dört düvele

anadan doğma çırılçıplak.

Ve kurumuştu

ve kan içindeydi memelerimiz.


Biz ki İstanbul şehriyiz, Fransız, İngiliz, İtalyan, Amerikan

bir de Yunan,

bir de zavallı Afrika zencileri

yer bitirir bizi bir yandan,

bir yandan da kendi köpek döllerimiz

: Vahdettin Sultan,

ve damadı Ferit

ve İngiliz muhipleri

ve Mandacılar.
Biz ki İstanbul şehriyiz, yüce Türk halkı, malûmun olsun çektiğimiz acılar...

N.H.R