Cuma, Ağustos 27, 2010

Pandora`nın Kutusu





Bu köşede daha önce de geç fark edilmiş bir filmi anlatmıştım. Bu sefer geç fark etmesekte,  bir şahaseri izlemeyi sürekli ertelediğim için çok ayıpladım kendimi...

Zaten yeterince ertelemişsin filmi izlemeyi Tansel hadi başla anlatmaya !

Evet, başta da belirttiğim gibi belki çoğunuz izledi ama ben yeni açtım Pandora`nın Kutusu`nu. Size Pandora`nın Kutusu filminden bahsedeceğim.

Yeşim Ustaoğlu yönetmiş, Tsilla Chelton, Derya Alabora, Övül Avkıran ve Onur Ünsal oynamışlar. Tsilla Chelton, o sevimli, usta ihtiyar ile ilk kez tanışıyor olduğunuzu sansanızda filmografisini gene de bir görün derim. 91 yaşında ki oyuncunun ustalığına Derya Alabora ve Övül Avkıran müthiş eşlik ederken, son yıllarda büyük bir hayranlıkla takip ettiğim genç oyuncu Onur Ünsal yaşına nisbet usta bir iş çıkarmakta, Pandora`nın Kutusu`nda.

Fİlm, Karadeniz`in dağlarından İstanbul`a bir depresif bir gencin metamorfozu, bir ihtiyarın buruk sürgünü ve acılarını anlatıyor. Şehri İstanbul`un o kendine has "başka başka hikayelerini" doğal bir kurguda hikayelendiriyor.

Malumunuz, kent ve köy hikayeleri yazın ve sinema dünyası insanlarını her zaman ilgilendirmiş konulardandır.  Ama bunların birçoğu ya mesaj kaygılaryla heba olur, ya kentlinin o hastalıklı depresyonunda boğulur. Bazen de köyün doğal havasını yansıtma uğruna yapaylaşır gider.

Kontrol edebildiği kocası ile mutsuz, kontrol edemediği oğluna hasret orta yaşlarda bir kadın(Derya Alabora),  aşk hayatında ikincilliğe angaje bağımsız bir diğer kadın(Övül Avkıran), Galata`nın virane apartmanlarında kendini "özgür" sayan savruk bir erkek(Osman Sonant)...  Bu üç kardeş, Karadeniz`in dağ köylerinde yaşayan annelerinin  kaybolduğu haberi ile yollara düşerler.  Alzheimer olan annelerini İstanbul`a getirme yolunda, henüz yüzleşmedikleri kendi karmaşalarıda su yüzüne çıkacaktır.

Her şeyden azade, ailesinden kaçan üniversiteli "sorunlu" torun Murat`ın (Onur Ünsal) anneannesiyle kesişen yolu onu, çıkılması geçikmiş elzem yollara sürer.

Hiç bir sinema ustamızı üzmeyelim lakin Pandora`nın Kutusu gayet güzel ve yerli yerinde bir sanat eseri olmasına rağmen, sanat ve sinema kelimeleri yanyana gelince kaçan (alışık olmayan da denebilir) sinema seyircisini de ekranın karşısında oturtmayı başaran filmlerden kanaatimce.

2008 yapımı bu filmi benim gibi hala görmeyenlere tavsiyem tez elden Pandora`nın Kutusu`nu izlemeniz.

1 yorum:

Nihan dedi ki...

yeni yazı ve eleştirileri bekliyoruz:))